18 Nisan 2013 Perşembe


                  BAŞARILI ÇOKLUK

John Waters, 1946 doğumlu Amerikalı yönetmen, yazar, sanatçı, ve komedyendir. Waters sansürlenen birçok esere sahiptir yaptığı işlerde Ingmar Bergman ve Andy Warhol gibi kendi tarzını yaratmış isimleri örnek aldığını pek çok ropörtajında dile getirmiştir. Waters İyi bir işin yediği sansürle öneminin arttığını düşünmektedir. Bu inançla sansürlenen işlere imza atmaktan çekinmemiştir.

Bir komedyen olarak Waters, 80 lerin sonlarında izlediğimiz Hairspray ve Cry Baby müzikallerine imza atmıştır. Birbirinden bağımsız alanlarda farklı birçok eser üreten sanatçı bir insanın birçok alanla ilgilenip başarılı olabileceğinin kanıtıdır.

2004’te Newyork güncel sanat müzesi, New Museum Of Contemporary Art’ta ‘Change of Life ‘adlı sergisiyle sinemadan çok farklı bir alanda sanatseverlerle buluşan sanatçı, yaptığı işlerdeki çeşitliliği kendi tarzını biçimlendirmekte kullandı ve sansürlenen işlerle anıldı. Öyle ki 1972 yapımı Pink Flamingos filmi Londra’da yasaklılar listesine girdi. 2011’de ise Walker Art Center da sergi küratörlüğü yapan sanatçı farklı birçok eseri bir araya getirmiştir.


Sanatçı  yine 2011’de alışılanın dışında bir alanda karşımıza çıkmıştır. Lonely Island grubu’nun The Creep parçası’nın klibinde Nicki Minaj ile duet yapmıştır. Farklı tarzlarda işlere imza atan John Waters’ı sanat ve sinemaya dair bakış açısı edinebilmek için yakın takibinize alabilirsiniz.

          CAMERA OBSCURA CAMERA LOMOGRAPHY

Fotoğraf´ın kelime anlamı ışık yardımı ile iz bırakmak demek. Peki ya olanı yansıtma biçimi bazıları için yalnızca kuralsızlık ise o zaman ne yapacağız yine ışık yardımıyla mı iz bırakacağız. Cevap hayır.
 
  Lomography Türkiye’nin internet sitesi bizi analog fotoğrafçılıkla tanıştırıyor. Düşünün, analog emektar makinaları şimdi tekrar alıp deneysel fotoğraf çekip bir de üstüne nostalji yapabiliyoruz. Lomography bize hayır diyor dene, kural sensin.

  Fotoğraf bir boyut atladı, geçmişten beslendi ve bizi lomography kavramının kucağına attı. Ne demek bu lomo? Lomo bir Rus mercek markası, ve o, bir model yaratıyor bu modele  Lomography diyor fakat zamanla lomography bir kavrama dönüşüyor. 1994 yılında Newyork ve Moskova´da lomo sergileri açılıyor. Hayatımıza Lomocular giriyor.
 
  Lomo gençleri nasıl tavlıyor hemen anlatayım; diyor ki ‘’Düşünme Çek !’’ Kodak´ın ‘’Kodak Anı’’ sloganını tamamen karşı bir duruşla; bizde sınırlar, kadraj, plan program yok, sen sadece çek ifadesiyle eritiyor.

  Nasıl ilgilenilir bu deneysel fotoğraflamayla diyorsanız mutlaka www.lomography.com.tr adresine bakın. Site´nin Türkiye versiyonu çok şirin, kendilerini bir dergi, bir dükkan ve analog fotoğrafa adanmış bir topluluk olarak tanımlıyorlar.

  Site´de bir de online dükkan var bizleri analog makinalar cenneti karşılıyor, dilerseniz satın alabilirsiniz, girişteki şirinlik devam ediyor, eğer baktığınız makinayı almayacaksanız ‘dilek listeme ekle’ butonuna basabiliyorsunuz.

Site´nin bir parçası olmak için tek şansınız üyelik değil yazar olmak da mümkün. Ayrıca kendi fotoğraf albümünüzü oluşturabilir, etkinliklerine katılabilirsiniz. Lomo´cu olup keyifli toplantılara katılabilir, eğitim programlarıyla hızlı bir eğitim alabilirsiniz.

Lomography Gallery Store İstanbul var bir de Beyoğlu'nun merkezinde, Galata Kulesi'nin yakında yer alıyor mağaza. Burada insanlar analog fotoğrafçılığına olan tutkularını ortaya koymakla kalmıyorlar aynı zamanda LomoGezileri'nde eğlenip, haftalık ve aylık buluşmalar düzenleyebiliyorlar.

Lomography’nin 10 altın kuralı
1.Gittiğin her yere fotoğraf makineni de götür

2.Onu her zaman kullan – gece ve gündüz

3.Lomography hayatına karışmaz, onun bir parçası olur

4.Kalçadan çekmeyi dene

5.Lomografik tutkunun hedeflerine olabildiğince yaklaş

6.Düşünme (William Firebrace)

7.Hızlı ol

8.Ne çektiğini önceden bilmen gerekmiyor

9.Sonrasında da

10.Kuralları takma

5 Nisan 2013 Cuma


    Persepolis’in Eye Of The Tiger’ı Söyleyen Kızı


   Yaşamın kendi çekirdiğine bıraktın kendini o seni tamamlıyor o seni taşıyor, olacak olana. Herkes yalnız, kalabalık ama yalnız, herkesin edecek kelimesi var ama kendine ama olması gerekene. Yalnızsın herkes kadar.
   
   Ben bir kuşum kanatları renkli, asıl amacını anlamaya çabalayan. Bir kuş ki bulutlarla arasında bitmeyen aşk bir kuş ki özgür. Hayali kahramanım yok benim yalnızca ilk kompozisyonumu yazarken ‘ne olmak istersiniz’ sorusuna ‘kanatları rengarenk bir kuş  olmak isterim’ demiştim çocukken; hala çocuğum o kuş sağolsun. Kuşun ne bir iş ne de bir görevi var o yalnızca yardım eder, küçük bir çocuk yalnız kaldı o kuş hemen orada olacaktır gülümsetir çocuğu varlığıyla sonra ne mi olur o çocuk gülümser olur, dünya mutlu olur, o çocuk koşar olur, dünya döner olur.
                                                                                                              
   Kanatları renklidir gökkuşağı bezemiştir sırtına, onun bir adı yok, aidiyeti yok ama mutlu, eksik parçaları bir yapbozun o kuş. Hep göğe uçar bakar, eksik parçaları tamamlar ve gider, benim hayali kahramanım gerçeklerle tanışınca öldü, benim kuşum var iyiliğe inanan. İyi biri dediğiniz kim varsa, rengarenk kuş, işte o.
   Yaşamın kendi çekirdeğine bıraktık kendimizi o bizi tamamlıyor o bizi taşıyor, olacak olana. Gerisi iyilik sağlık .